25 Kasım 2014 Salı
Danışanlarım terapi seanslarında ağladıkları zaman genellikle şöyle bir cümle geliyor; "Kusura bakmayın, böyle ağlayacağımı bilmiyordum..." ya da gözleri yaşardığında bunu saklamak için bir süre mücadele edip, sonra kendini bıraktığında; "Lütfen kusura bakmayın" şeklinde bir rahatsızlık belirtiyor. Ağlamanın utanç verici bir durum olduğunu öğrenmişiz ya da özür dilenmesi gereken bir ayıp...
Erkek çocuklarına; "Karı gibi ağlama" diyen ebeveynler olursa ilerde sevgilisinin, karısının, arkadaşının ağlamasına nasıl empati yapsın ki bu çocuklar? Kendi duygusu anlaşılmayan birisinin, üstelik bu duygularını bastırıp, istifledikçe kendi duygularına bile yabancılaştığını düşünürsek, nasıl olacak ki karşısındakine sarılıp, okşayıp ; "Anlat bana gözyaşların ne diyor?" diye davranabilmesi. Ya aşağilayacak karşısındakini, ya da ya da yokmuş gibi davranıp görmezden gelecek.
Kadın veya erkek farketmez, ağlayan bir insandır ve ağlayan kişi bize bir şey söylemek istemektedir; "Çok canım yanıyor, üzülüyorum, yaşadığım duygunun ağırlığına dayanamıyorum, çok kırılıyorum gibi..." Ya da; "anlaşılmak istiyorum" gibi... Bir birikimin sonucunda duygusal ve fiziksel olarak rahatlamak ihtiyacı doğmuştur ve boşalmak da istiyor olabilir; elini tutup rahatlamasını sağlamak, "Benimle konuşmak ister misin ?" demek, omuzuna yaslamak, duygularını açmasını sağlamaya çalışmak ne iyi olur...
Zaten ağlamak ille de gözden yaş akarak olmuyor Victor Hugo' nun dediği gibi; "Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?" İnsan içine içine de ağlar ama o zaman da içine dert bağlar!
Ağlayan kişiye yakın durmak hem size onu anladığınız için, hem de karşı tarafa anlaşıldığı için iyi hisettirir. Yani kısaca; "Ağlamak, çoğu zaman iyileştirir..."
Ruşen Nur Arıkan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.