18 Mayıs 2013 Cumartesi

Ayşegül Çakmak Genç | YAŞAM 7 Şubat 2013
Sobalı Zamanlar
Sobalı zamanları özlüyorum… O zamanlar tüm aile ısınabilmek için tek bir odaya sığışırdı. O tek sobalı odada herkes bir yer bulurdu kendine. Bireysellik o zamanlar sarıp sarmamıştı tüm hayatımızı, kimsenin ayrı odası yoktu ama kimse de şikayet edip mutsuz olmazdı bundan. Sıcacık sobanın etrafında, paylaşılan odadaki yer yatağı sohbetleri, gece kikirdemeleri doyumsuz olurdu.

Sobalı zamanları özlüyorum…

O zamanlar tüm aile, konu komşu birbirini daha iyi tanırdı, kahkahaların sesi sokaklara taşardı. Kimse tüm dizilerin karakterlerini ezbere bilmez, ama mahallede kim hasta, kimin müjdeli bir haberi var bilirdi.

Sobanın üzerindeki tellere asılırdı o zamanlar çamaşırlar kurutucu niyetine. İki, üç tele neredeyse tüm ailenin çamaşırları sığardı. Şimdi dolaplara sığmıyor kıyafetlerimiz…

Ütü ısıtmak, yemeği pişirmek, çayı demlemek ve bunun gibi sonsuz işlevleriyle her derde deva idi sobalar.

Hele bir de kuzineliyseler tadına doyum olmazdı onda pişen patatesin, ayvanın, çöreğin. Üzülüyorum, benim çocuğum sobada pişen kestaneli kış gecelerini yaşayamayacak diye…

Özlüyorum işte sobalı zamanları… Acımasızca geçen yılları hatırlatıp, tüm aile belki de hiç böyle tekrar bir arada olamayacağımız için, anneannelerimizin, babaannelerimizin, ninelerimizin, dedelerimizin anılarını hatırlattığı için… Sıcacık haliyle hem odayı, hem de içimi ısıttığı için, çıtır çıtır yanan odunun sesiyle gençlik düşlerini sahneye davet edip, gelecek ümitlerini uyandırdığı için…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.