5 Mayıs 2014 Pazartesi
soner denge (darkbatery)
Bazen başını alıp gitmek yerine, üstüne basa basa "hiçbir yere gitmiyorum" diyebilmek gerekiyor.
Bazen her şeye ve herkese inat, seviyorum diyebilmek gerekiyor..
İnsan her şeyi unutuyor da soru işaretleri birer kanca gibi, aklına saplanıp kalıyor.
Bana eşlik edemeyeceksen, yalnızlığımı elimden alma.
Bana sarıldığın gibi başkasına da sarıldığını düşününce, o kadar da vazgeçilmez olmuyorsun.
Yalnız olmanın verdiği acı, hayal kırıklığına uğramanın verdiği acıdan her zaman daha iyidir.
Beni sevmen yetmiyor, sahip çıkman lazım.
İnsanlar ikiye ayrılır; hatalarıyla yüzleşenler, hatalarıyla yüzsüzleşenler.
Bazen karşındaki insan için üzülmeye değmeyeceğini bilirsin ama bunu hiçbir zaman kabullenemezsin.
Bir ilişki bittiğinde, önce oturup neden bittiğini düşünmek gerekiyor. Gidip orada burada dedikodusunu yapmak değil.
Aslında sorun sana yalan söylemesi değil, söylediği her yalana inanacak kadar saf olmandı.
Özlemek kötü, özletmeyin.
Konuşmadan da dertleşebilmek gerekiyor bazen..
Bugün de dünden farksız; hala yoksun.
Kafanı her yastığa koyduğunda aklına geliyorsa, ya kimsede görmediğin mutluluğu tattırmış ya da çok derin yaralar bırakmıştır.
Bazen karşındakini onarman için kendinden parçalar sökmelisin.
Susuyorsa kırgınlık, bağırıyorsa bıkkınlıktır.
Yanlış insanlar üzerine hayal kurmaya devam ettiğin sürece, doğru bir hayat yaşayamazsın.
Bazen geri çekilip izlemen gerekir herkesi. Yakın gözünü o kadar köreltmiştir ki ancak uzaklaşınca anlarsın olan biteni.
Yıkıldığında altında ezilmeyeceği hayaller kurmalı insan.
Her ne kadar unuttuğunu düşünsen de aklına gelebilmesi için bir kaç melodi ve sözün yeterli olduğu anlar vardır.
Ne kadar az görürsen, o kadar çabuk unutursun.
Yolun nereye varacağını bilmeden gitmek, gitmelerin en güzeli oluyor
Fazla düşünmek, insanı kangren ediyor. Sonunda tedavini yine kendin yapıyor ve hislerinden kesiyorsun.
Birlikte yürümek istediğim insanlar var. Gidilen yerin o kadar da mühim olmadığı.
Vaktimizi öldüren insanlara inatla daha çok vakit ayırıyor sonra da mutsuzluğu sorguluyoruz.
Gidilecek bir yer olduğunu düşünüp gidenler; dönecek bir yerinin de kalmadığını bilmeli.
Sen onun için gecelerini uykusuz geçirirken o muhtemelen uyuyor olacaktır.
Aklıma gelmediğinde, nereye gittiğin o kadar da mühim değil.
Açık olmak gerekirse; özlüyorum.
Genelde canını yakan kişi, aynı zamanda acını dindirecek tek kişi oluyor.
O rehberinden sildiğin numarayı aklından da silebildiğin vakit, unutmak adına çok büyük yollar kat etmiş olacaksın.
Mantıklı düşünüp, mantıksız seviyorum.
İnanın bir insanı sebepsiz yere kaybetmekten daha kötüsü yok.
Bazı insanlar çocukken oynadığımız; çekip bıraktığımız o araba gibidir. Ne kadar çok kendine çekersen, bıraktığında o kadar uzağa gider.
aslında umursamıyor değil kaybetme korkusundan, kazanmaya çalışmadığım anlar oluyor, hepsi bu.
aslında parfüm icat edildiği gün zaman makinesi de bulunmuş oldu. bir kokunun insanı yıllar öncesine götürmesinin başka bi açıklaması olamaz
Sabah onun için uyanmana sebep olan insanlar varsa hayatında, geceleri seni uyutmayanı o kadar da takma kafana.
İnsanlara güvenip hayal kırıklığına uğramaktansa, güvenmeyip yanılmadığımı görmek daha keyifli.
21 aralıktan ziyade en büyük kıyamet, yalnız olduğunda kopuyor...
Sen onun için durursun, o sensiz devam eder.
Yıllar sonra bulmuş olduğun bir fotoğraf, yüzünde ufak bir gülümseme yaratıyorsa, yaşattıkları için o kişiye minnettar olmalısın.
Eğer sarılmayacaksan sevmenin bir anlamı yok.
Unutmak bir omur sürer, hatırlamak bir saniye.
Bir kişiye sizi üzme hakkını bir defa verdiyseniz, ondan sonra durmaksızın sizi üzmeye devam edecektir.
Eğer geride bir parçan kalıyorsa, onun adı gitmek olmuyor.
Bir kişinin sizi üzebilmesi için, ona hak ettiğinden fazla değer veriyor olmanız yeterli. O üzecek bahaneyi bir şekilde bulacaktır.
Mantığıma ters düşen her şeyi, kalbim yapmak için can atıyor.
Geçici hevesler uğruna kalıcı hatalar yapıyoruz. Adına da aşk diyoruz.
Sevemediğin için değil, artık sevmek istemediğin için yalnız olduğun anlar vardır.
Senin için kılını bile kıpırdatmayan insan için elinden gelen her şeyi yapıyorsan. Ya aşıksın ya da sıkı malsın.
Unutmak için uyursan, hatırlayarak uyanırsın.
Üzülen sen olduktan sonra haklı olmanın bir önemi kalmıyor.
Sana sahip çıkmayan insana ait kalmanın bir anlamı olmuyor.
Döndüğü zaman aynı yerde olacağını bilmesi, canını yakması için eline verdiğin en büyük koz olacaktır.
''Yanımda kal, seni çok özledim.'' diyemediğimizden ''hoşçakal'' dediğimiz anlar vardır.
Kime güveneceğini bilmediğinden, yalnız kaldığın anlar vardır.
Özleyince, agresif oluyorum. En ufak şeyden sorun çıkarıp, sonra daha da çok özlemek zorunda kalıyorum.
Nefret edilecek bir yanın olsa, inan onu da severdim.
Ne zaman son bir şans versem, verdiğim o son şansın aslında ne kadar gereksiz olduğunu bir kez daha anlıyorum.
Sonunda üzüleceğini bildiğinden, inanıyormuş gibi yaptığın anlar vardır.
Bir gün kendini iyi hissettiren ile doğru kişi arasında seçim yapmak zorunda kalırsan, geçmiş olsun. Kararın ne olursa olsun, üzüleceksin.
Hayatlarında iz bıraktığınıza inandığınız kişilerin bir kısmı sizi unutacaktır. Diğer kısmı ise sizi unuttuğunu dahi hatırlamayacaktır.
Bir kişiyi hem sevgili hem de en iyi dostunuz olarak görürseniz, şüphesiz ki kaybettiğinizde üzüntünüz çok daha büyük olacaktır.
Bazı şeylerin gerçekleşmesini o kadar uzun süre bekliyorum ki, zamanla beklediğimi bile unutuyorum. Belki de gerçekleşmiştir. Bilemiyorum.
Gözünde büyüttüklerini, içinde öldüremiyor insan.
Kötü alışkanlıklar öyle kolay bırakılmıyor. O yüzden aşk acısı diye bir şey var.
Tanrı onu yaratırken, sanki benim fikrimi de almıştı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.