9 Mart 2013 Cumartesi

Bir bebek gibi sallanabilen bir yalnızlık var. Kollar kavuşmuş, dizler karna çekilmiş, bir gelininkine benzemeyen bu devinimi sürdürmek, sürdürmek, sallayanı yatıştırır, denetler. Bu, içedönük bir yalnızlık -insanı bir deri gibi, sımsıkı saran türden. Bir de, dolaşıp duran bir yalnızlık var. Hiçbir sallama onu yatıştıramaz. O canlıdır, dik başlıdır. Kuru, yayılan bir şeydir; insana kendi ayak seslerini çok uzaklardan geliyormuş gibi hissettirir.

Ona ne dendiğini herkes biliyor; ama yeryüzündeki hiç kimse onun adını bilmiyor. Anımsanmayan, hesaba katılmayan biri kaybolmuş sayılamaz; çünkü kimse onu aramıyordur; arasalar bile, adını bilmedikleri bir kıza nasıl seslenecekler? Onun istekleri var; ama o istenmiyor. Sevilmeyi bekleyen kız, uzun otların ikiye ayrıldığı yerde; hıçkırıklar, utanç bedenini parçalıyor, onu çiğneyip yutacak olan kahkahanın işini kolaylaştırıyor.

Anlatılacak bir öykü değildi bu.

Sevilen
Toni Morrison

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.