9 Mart 2013 Cumartesi

Zaman akıyor. Zaman çarpıyor bize. Zamanın akışı önünde hiçbir şey yapamıyoruz ve zaman bizi de alıp kendisiyle götürüyor.

Korku gücün kız kardeşidir.

İçinde yaşadığınız dünyada pek çok şey söyleniyor. Hayatımın, anılarımın, sözlerimin; kelimelerin, kıssaların beyaz kalesi karşısında ne kıymeti var ki?

Sınırlar, şartlar, zorunluluklar bizi bizden, insandan ve insanlıktan uzaklaştırıyor.

Ruhunu dış dünyanın kirinden temizlemek ve ondan uzaklaşmak istediğin zaman köylülerin yanına gelmeli ve bir süre onlarla kalmalısın.

İnsanın yarattığı şey insanı kıvrandırıyor, öldürüyor.

İnsan küçük ve zavallıdır; ama kötü ve çirkef değil. Bununla birlikte zavallılığımızı asla birine anlatmak ya da göstermek istemeyiz. Çünkü utanıyoruz, korkuyoruz, itiraf edemiyoruz. Yalnız bu kadar da değil. Ortalıktaki koşuşturmadan dolayı birbirimizi dinleme fırsatı da bulamıyoruz. Böylesi bir hırgür içinde birbirimizin canını yakıyor, birbirimizi üzüyoruz.

Hayatın son adımının ölümün kapısına doğru olduğunu biliriz. Ama bizi hayattan uzaklaştıran bu son adım, ölümsüzlüğün ilk adımı değil midir?

Yaşlı Rind'in Ölümü
Mehmed Uzun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.